📚 Ne okuyoruz? Türkiye'nin önde gelen psikiyatrlarından Dr. Gülcan Özer'in gazeteci-yazar Yenal Bilgici'nin sorularına verdiği yanıtlardan oluşan Bu İlişkiyi Konuşmalıyız'ı. Duende'de Ebru Değirmenci Dedeoğlu'nun <a fr-original-style="" href="https://aposto.com/s/dr-gulcan-ozer-iliski-birlikte-yurumek-degil-birlikte" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">yazısı</a>.🌽 Neyi anlıyoruz? Pestisit kriziyle ortaya çıkan gıda üretimindeki krizin aslında daha büyük bir sistem sorununun parçası olduğunu. Zappa Zamanlar'da Biray Kolluoğlu, Evren M. Dinçer ve Zafer Yenal kaleme <a fr-original-style="" href="https://aposto.com/s/gida-guvenligi-krizi-sofrada-zehir-sistemde-ariza" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">aldı</a>.🛤️ Neyin izindeyiz? Kullanıma kapandıktan sonra doğanın insafına bırakılan Paris'in 150 yıllık demiryolu hattı La Petite Ceinture'ün. Aposto Seyahat'te Deniz Aytekin <a fr-original-style="" href="https://aposto.com/s/681fb247e2f85a00070831ed" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">yazdı</a>.

Aposto Gündem

Yazı: Ebru Değirmenci Dedeoğluİlişkiler, çift olma hâli, öğrenilmiş çaresizlikler, konuşulmamış kırgınlıklar ve kör noktalar söz konusu olduğunda akla gelen ilk isimlerden biri, Türkiye'nin önde gelen psikiyatrlarından Dr. Gülcan Özer'in gazeteci-yazar Yenal Bilgici'nin sorularına verdiği yanıtlardan oluşan Bu İlişkiyi Konuşmalıyız, Kronik Kitap’tan çıktı.Dünyaya gözümüzü açtığımızda ilk gördüğümüz ilişki örneği ailemizden flörte, partnerimizi ararken düştüğümüz tuzaklardan yolların neden ayrıldığına, aşkın midemizde kelebekler uçurtan hâlinden vefasızlığına, kayınvalide-erkek çocuk-gelin sarmalından hiç konuşulmayan cinsellik bahsine kadar, ilişkiler söz konusu olduğunda bu kitapta her okur kendinden bir kesit bulabiliyor. Editörlüğünü gazeteci ve yazar Yenal Bilgici’nin yaptığı kitap, ilişkilerimizin haritasını çıkarırken yalnızca neyin yanlış gittiğini değil, neyin mümkün olduğunu da gösteriyor. Özer’in şu cümlesi ise kitabın merkezinde yer alıyor:&nbsp;<blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(220, 142, 129); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px;" style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(220, 142, 129); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px; margin: 0px 0px 1em; border-left-style: solid; box-sizing: border-box;">“Ruhsal ihtiyacını sen önce kendi kaynaklarınla karşılamakla mükellefsin. Senin dolduramadığın yeri dünya dolduramıyor.”</blockquote>Dr. Gülcan Özer, yalnızca bilgi sunmuyor; çözüm sunuyor, gerçekle yüzleşmeye çağırıyor. Onu izleyen, duyan, okuyan herkesin yüreğine dokunuyor. Açmazlara çare buluyor. "Sırrı ne?" diye düşündüğümde, aklıma hep aynı kelimeler geliyor: Hakikat, deneyim, gerçek samimiyet. Gerçekleri doğrudan, analitik bir dille söylüyor. Strateji değil, iyilik ve hoşgörü esas. Lafı dolandırmadan, açık ve doğrudan konuşuyor; nezaketini hiç kaybetmeden. Kimseye torpil yapmıyor. Herkese eşit mesafede. Yatay dayanışmayı savunuyor. Karşılıklı güvene inanıyor. Ama’ları sevmiyor. Çünkü ama ile başlayan cümlelerin sonunu tahmin ediyor. Cinsiyet ayrımı yapmadan, hak ve adalet odağında çözüm arıyor. Farkı da tam burada başlıyor. İhtiyacı olan kadınlara ulaşıyor, ekibiyle birlikte karşılıksız destek sunuyor.Bu İlişkiyi Konuşmalıyız, yalnızca romantik ilişkiler değil; arkadaşlık, iş ilişkileri ve aile bağlarını da anlatan bir kitap. Kitaptaki şu ifade ise ilişkilerde zamanla yaşanan değişimlerin etkisini net bir biçimde ortaya koyuyor:&nbsp;<blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(220, 142, 129); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px;" style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(220, 142, 129); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px; margin: 0px 0px 1em; border-left-style: solid; box-sizing: border-box;">“Aşk sevgiliye, hayata, her şeye bir büyüteçle bakmaktır. Ama o büyütecin camı normale dönmeye başladığında, yani ilişki kendi olağan hâline geçtiğinde irtifa kaybı yaşanır.”&nbsp;</blockquote>Ghosting, gaslighting, love bombing gibi çağın ilişki problemleri de kitapta adı konularak ele alınıyor. Bu kavramların çoğu zaman “anlamlandırılamayan duygular” üzerinden ilerlediğini belirten Özer, bu tanımların Z kuşağı için yol gösterici olabileceğini düşünüyor. Nitekim Z kuşağına özel bir güveni ve sevgisi de var. Bu genç kuşağın boşanmayı zorlaştırmadan yaşayabileceğine, kendi evlilik ve ayrılık kültürünü kurabileceğine inanıyor. “Bu nesil boşanmayı öğrenmek zorunda, çünkü ileride çok daha sık boşanacaklar”&nbsp;diyor. Ama bunun için önce sağlıklı bir evlilik kültürünün inşa edilmesi gerektiğini vurguluyor.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Özer’in anlatımı, her yaştan okurun kendi ilişki hikayesine ayna tutmasını sağlıyor. Kitap, yalnızca bireysel hikayeleri değil, toplumsal dönüşümü de ilişkilere yansımalarıyla birlikte ele alıyor. Çünkü dediği gibi, "Hayat aşkı her zaman yener.”</li></ul>Bu İlişkiyi Konuşmalıyız'da dikkat çeken kavramlardan biri de “samimiyetli mesafe.” Özer’e göre bir ilişkide çok yakın olmak kadar, çok uzak olmak da boğucu. “En sevdiğimiz insana en hoyrat davrandığımız yer, mesafenin kaybolduğu yerdir”&nbsp;derken, ilişkiyi ayakta tutan şeyin flörtü sürdürebilmek, nezaketi gündelik pratik hâline getirebilmek olduğunu hatırlatıyor. “Flört etmek, ilişkinin oksijenidir,” diyor. “Evli kaldıkça değil, flört etmeye devam ettikçe ilişki yaşar.”&nbsp;Kitapta ayrıca kişilik yapılarına göre ilişki örüntüleri&nbsp;de tartışılıyor. Narsist yapılar, onaylanma ihtiyacıyla hareket ederken, mükemmeliyetçi kişilikler hata toleransı gösteremiyor. Bu kombinasyonlar, ilişkileri başlatan ama sürdüremeyen tuzaklara dönüşüyor. “Aşk, insanın yalnızlığına protestodur”&nbsp;diyor Özer. Ancak bu protesto sonsuz değil, ya evrilir ya da biter.Sadakat ise nostaljik değil; dinamik bir sorumluluk biçimi olarak tanımlanıyor. “Sadakat bir ilişkinin bedelidir ve testidir” diyen Özer, bu kavramı nostaljik bağlılık yerine güncel bir etik mesele olarak ele alıyor. Yenal Bilgici’nin yönelttiği “Bu insana neden âşık oldunuz?”&nbsp;sorusuna verdiği yanıt, kitabın merkezine yerleşiyor: “Olmasaydım değil; neyine âşık oldun? Bildiklerin, hatırladıkların ne?”&nbsp;Bu yalnızca romantik seçimi değil, geçmişten gelen izleri ve arzuları da sorgulatan bir cümle.Milyonların izlediği TEDx İstanbul konuşması “Evliliğin Yedi Büyük Günahı”nda da dile getirdiği gibi, ilişki bir akış hâli. Orada kalmak değil, birlikte kalabilmek değerli. Ve hâlâ kulağımda yankılanan bir cümlesindeki gibi: “İlişki dediğin, iki kişinin birlikte yürümesi değil, birlikte tökezlemeyi öğrenmesi.”Bu İlişkiyi Konuşmalıyız;&nbsp;“Her ilişkinin bir ömrü vardır”&nbsp;diyebilen, boşanılacaksa helalleşerek ayrılmayı bilen, yaşadıklarından öğrenen, flörtün önemini unutmayan, kendiyle tanışık, her rüzgarda savrulmayan kişilerden olabilme umuduyla yazılmış bir rehber; yalnızca neyin yanlış gittiğini değil, nasıl daha sahici, daha duyarlı ve daha dayanıklı ilişkiler kurulabileceğini anlatan bir kitap. Gülcan Özer’in kendisi gibi: Dürüst, etkili ve iyileştirici.

Duende

İlişkiler, çift olma hâli, öğrenilmiş çaresizlikler, konuşulmamış kırgınlıklar ve kör noktalar söz konusu olduğunda akla gelen ilk isimlerden biri, Türkiye'nin önde gelen psikiyatrlarından Dr. Gülcan Özer'in gazeteci-yazar Yenal Bilgici'nin sorularına verdiği yanıtlardan oluşan "Bu İlişkiyi Konuşmalıyız" Kronik Kitap’tan çıktı.

Dr. Gülcan Özer: İlişki birlikte yürümek değil, birlikte tökezlemektir

<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Pembe Köşk hala hayatta: "<a fr-original-style="" href="https://www.youtube.com/watch?v=piJHxXOB_sU" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Pembe Köşk ve Özden Toker</a>", VEKAM'ın hazırladığı 2020 tarihli bir belgesel</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Tanıdıklarımızın gözünden Ankara: "<a fr-original-style="" href="https://twitter.com/ankarakitabi" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">ah o zamanlar: Sanatçıların Ankara'sı</a>", 153 sanatçı, yazar ve aydının Ankara'ya dair, anı, görüş ve izlenimlerini içeren bir Ankara kitabı, yakında yayında</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Gündüz Vassaf'tan yeni roman: "<a fr-original-style="" href="https://www.literaedebiyat.com/post/ressamin-isyani-gunduz-vassaf" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Ressamın İsyanı: Caravaggio</a>", Everest Yayınları</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Yeniden "tarih" yazımı:&nbsp;"<a fr-original-style="" href="https://www.gazeteduvar.com.tr/yeni-gercek-bakanliginin-ilk-icraatlari-makale-1610511" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Yeni Gerçek Bakanlığı’nın ilk icraatları</a>", Yenal Bilgici yeni kuşak okurlar için değiştirilen edebi eserlere dair yazdı (Duvar)</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Unutmamak için: "<a fr-original-style="" href="https://www.lavarla.com/turkiyenin-ilk-isgal-evi-don-kisot/" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">Türkiye'nin ilk işgal evi Don Kişot</a>", Seren Erciyas. Damla Sandal'ın "Kent Belleğinin Peşinde" projesindeki hafıza mekanlarından birisi (Lavarla)</li></ul>

Aposto Ankara

<h3>Covid-19 salgını bundan sonra nasıl bir seyre sahip olacak? Aşı çalışmaları ne zaman sonuçlanacak ve etkisi ne denli güçlü olacak? Bütün dünya bu ve bunun gibi birkaç soruya daha odaklanmış durumda. İnsanlığın yaşam alışkanlıklarını derinden sarsan pandemi süreciyle ilgili bu sorular elbette işin sadece sağlık boyutunu kapsıyor. Peki ya hayatın diğer alanları? Bu ve daha birçok sorunun cevabını aramak üzere çıkacağımız bu okuma yolculuğunda bize tam da bu döneme uygun bir şarkı olan Manchester Orchestra’dan <a target="_blank" rel="noopener noreferrer" href="https://link.apostonews.com/click?uri=aHR0cHM6Ly9saW5rLmFwb3N0b25ld3MuY29tL2NsaWNrP3N0b3J5PTVmNzVjNzI1NjEyODFhMDAwNzAxNWFhOCZ1c2VyPTVlYjU0M2NmNzA2NDk0MjU1ZWNmNmE4MCZhdXRob3I9NWYzNGUxNGVlZWQ1ODgwMDA2MWM0OTcxJnVybD1odHRwcyUyNTNBJTI1MkYlMjUyRm9wZW4uc3BvdGlmeS5jb20lMjUyRnRyYWNrJTI1MkY3MmRJTjhGN0Q1eWRCM2F1U3FOaTg0JTI1M0ZzaSUyNTNEUlRJaHRQWGhUc0tIXzFoSnFkeE9Jdw=="">The Silence</a> eşlik edecek.</h3>• Tükeniş çağında: 10 ayı aşkın bir süredir devam eden salgın elbette bir literatür yaratmaya da başlamış durumda. Son günlerde Türkçede de Covid-19 salgınını anlatan kitapların sayısı artmaya başladı. Didem Bayındır'ın editörlüğünde Tellekt tarafından yayıma hazırlanan Salgın: Tükeniş Çağında Dünyayı Yeniden Düşünmek geçtiğimiz günlerde raflardaki yerini aldı.&nbsp; Salgına ve insanlığın geleceğine dair iyimser ve kötümser tahminlerin havada uçuştuğu bu süreçte Didem Bayındır'ın editörlüğünde hazırlan bu çalışma, Covid-19'un farklı etkilerine ve gelecekteki yansımalarına odaklanıyor. Paul Auster, Bekir Ağırdır, İoanna Kuçuradi, Görgün Taner, Foti Benlisoy, Melek Göregenli,&nbsp;Selva Demiralp, Yenal Bilgici, Nükhet Varlık, Emre Gönen, Fuat Keyman ve Evren Balta gibi isimlerin yazılarının yer aldığı kitapta ilginç başlıklar bulunuyor.“Salgın Sonrası Neler Olacak?”, “Geçmiş Pandemileri Anlamak Neden Önemli?” “Covid-19 Salgınının Ekonomik Etkileri” ve “Hakikat-Sonrası Dünyanın ilk Büyük Sınavı olarak Pandemi” kitapta yer alan bazı ilginç başlıklar. Covid-19 pandemisini sağlık, politik, ekonomik, sosyolojik, felsefi ve bilimsel yönlerden inceleyen Salgın: Tükeniş Çağında Dünyayı Yeniden Düşünmek, bunu yaparken yakın dönemde yayımlanan "komplo teorileri" kitaplarından bu yönüyle ayrışıyor. Dolayısıyla komplolarla arasına mesafe koyanlar için bu çalışma, Covid-19 salgını sürecine farklı açılardan bakmaya çalışan ve Türkçe yayımlanan ilk eserlerden biri oldu.&nbsp;İnsanların geçmişte yaşanan salgınlara verdiği tepkiler ve bu süreçleri nasıl atlattıkları hakkında fikir sahibi olmak için Daniel Defoe’nun Veba Yılı Günlüğü isimli kitabının da birkaç ay önce Türkçeye çevrilip raflardaki yerini aldığını hatırlatmakta fayda var.&nbsp;• Sanat iyileştirir: “Sanat iyileştirir” deyip dikkati başka bir yöne çevirelim. Yayımlandığı dönemde dikkat çeken ve referans kitaplardan biri olmayı başaran Nina Edwards çalışması Karanlık: Kültürel Bir Tarih, geçtiğimiz haftalarda nihayet Türkiye’deki okurla da buluştu.&nbsp;Yapı Kredi Yayınları tarafından Nurettin El Hüseyni çevirisiyle yayımlanan kitap, ışığın ustaları Rembrandt ve Caravaggio’dan bugüne başta resim olmak üzere sanatın farklı dallarında “karanlık” temasının işlenişini ve bireyde ne şekilde algılandığını irdeliyor. Karanlık korkusu, gece körlüğü gibi psikolojik sorunların ve sağlık sorunlarının yanı sıra gotik romanlarda karanlığın etkilerine değinen Nina Edwards’ın kitabı sanat tarihiyle ilgilenenler için önemli bir kaynak.• Yeni çıkanlar: Everest Yayınları’ndan çıkan Philippe Aries’nin Batı’da Ölümün Tarihi ve Andrew Nikiforuk’un İletişim Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılan Mahşerin Dördüncü Atlısı'nı tavsiye ederim.&nbsp;

Yenal Bilgici ile ilgili hikayeler